Didem Nur Güngören'in durumlar, kitaplar ve şeyler üzerine, yayınlanmış -bazen de yayınlanmamış- muhtelif edebi yazıları... Tarih aralığı da 1999-2010 gibi... Hepsi bir arada temiz temiz...



Bazı şeyler diğer şeylerden daha kıymetlidir

Nesneleri seviyoruz, bazılarına düşkünüz, bazılarına bağımlıyız. Nesneler olmadan yapamıyoruz. Nesneler değişiyor, çeşitleniyor, vitrinlere çıkıyor, el değiştiriyor, gözümüze sunuluyor, elimize veriliyor, alınıyor; sürüklüyor, rahatlatıyor, geriyor, akıldan çıkmıyor. En geniş anlamıyla nesneler, ben olanın dışındakiler. Olduğu şeyin ötesine gitmeye davranıyor, doyuma götüren her türlü mekanizmayı tetikliyor, çalıştırıyor. Fazladan. Ya da ihtiyaçtan. İnkardan ya da kayıtsız teslimiyetten. Bizde olmayanın hırsından, hıncından, ikamesinden, ikame bile edilemeyenden. Körkütük bir inanç: Tanrı’ya, bir varlığa, “kendin” olmayan bir şeye, kendinin bir parçasına. Bir hastalık: “Ben”de, toplumda, şimdi, burada, ertelenende, herkeste, komşuda. Neye bakıyorsak, daha dikkatli, daha dik. Neyin değeri çoktan arttıysa, artıyorsa, limitleri zorluyorsa, neyi onaylıyor, alkışlıyorsak, ne karnımızda kelebekleri uçuşturuyorsa, ne öldüyse ve ondan geriye ne kaldıysa. Neyin ifadesi kendisini aşıyorsa. Neyi kaybettiysek, aramaya bile kalkmıyorsak. Gözümüz hep dışarıdaysa.

Fetiş verimlidir. İçinde bunca mekanizmayı barındıran şeyden bir hayat çıkar. Bu kesin. Derya Demir ve Leyla Gediz’in küratörlüğü ile fetişizmin merkezine ve yayılma alanına hamle yapan “the bitch is sleeping/ uyuyan ID”, 19 Kasım-19 Aralık arasında Karşı Sanat’ta üslendi, bu sergi ile açılışını yapan Galeri Splendid, Panter Kırtasiye, Katia Şapka, Kelebek Korse, İpek Mağazası, Goa, Robinson Crusoe, Mudo Concept ve Dogztar’da; türlü fetiş nesnesini ve etrafındaki evreni genişletmek niyetinde, odağı kaydırmadan. Serginin eşlikçisi ve fikir babası ise ./independent scholars’ın 26-28 Kasım tarihlerinde düzenlenen “Substitute Lack!/Accept No Substitutes!” adlı disiplinlerarası fetişizm incelemelerini gündeme getiren konferans. (www.independentscholars.org)

İstiklâl Caddesi’nin işbu fetiş mekânları ise (sanat galerileri dahil), kendi nesnelerine ek olarak yeni fetiş nesnelerini, arzunun şu mühim nesnelerini, yani sanat eserlerine başka türlü davranıyor. Serginin el attığı mesele bu: Fetişin kendisi olan şey, olduğu şeyin inkarında değil. Nasıl?

Caddenin eski ve hâlâ işleyen dükkânlarından Kelebek Korse’de İlhan Sayın evcilleştirdiğimiz ya da evcilleştiremediğimiz hayvanları kağıttan kesiyor. Bu kağıttan dantel işleri açıkça canlı bir nesneyi ölü ve güzel tahayyül etmekte bir adım atıyor. Hem avucumuzun içinde, bizim ama aslı bu değil; bu hayvanın en güzel yeri. Cumhuriyetin fetiş nesnesi şapkanın da sergide yeri var: Şapka satıcısı Katia’da Emel Kurhan’ın (Yazbükey) işi bir pasta maketinin üzerinde sunduğu şapkalar. Bu iş açık arttırma ile satılıyor... Panter Kırtasiye, üst katında Neşe Çoğal bir fotoğrafta rastladığı botlar ile arasındaki aşkı bizimle paylaşıyor. Arzunun şu biricik nesnesi olan kitapları, nev-i şahsına münhasır bir mimarinin içinde hepten fetiş hale getiren Robinson Crusoe'de Ali Kazma'nın sekiz inçlik sekiz ayrı ekranda dönen videoları yer alıyor. Geçen yılın bienalinde “Engellemeler” adıyla gösterileren işin ilk aşamaları olan bu videolar kişinin işini, kendisinin bir parçası olan “eylem”i nasıl fetiş hale getirdiğine dair.

Mudo Concept’te yer alan Serkan Özkaya işi “Esinti” ise serginin özel parçası. Tasarım ürünlerinin çoğaltılarak sanat eseri sınırında sunulduğu yeni evrene Serkan Özkaya, imzalı ama seri olarak üretilmiş, gerçek bir sanat eseri ile müdahale ediyor. Herkesin biriktirici olduğu bu yeni dünyada, herkesi koleksiyoner olmaya davet etmek, bir sanat eseri sahibi olmaya çağırmak bu. “Esinti” kutusuyla birlikte satışa hazır.

Goa'da kendisini çoktan fetiş nesnesine dönüştürmüş olan Murat Ertel'in süper kahraman olarak tasarladığı Türk kadınlarının fotoğrafları yer alırken İpek Mağazası’nın vitrininde ise görür görmez tanıyacağımız bir obje olan meta fetişhi Özgür Çift’in koleksiyonundaki sıkı örneklerinden bir tanesi yer alıyor.

Fetişin bedenle elele gittiği muhakkak, konuyla ilgili filmler için Dogzstar’da öğlen ve akşamüstü duraklamak gerekiyor. Gösterilen videolar Bruce LaBruce’dan “No skin of my ass” ve Brice Dellsperger’den “Body Double X” fetişizmin odağına bedenin parçalarını yerleştiği ve aynı zamanda serginin de cinsel fetişizm meselesine el attığı seyirlikler.

Derya Demir ve Leyla Gediz'in cesaretle giriştikleri ve açılışını bu sergi ile yapan Galeri Splendid'de dört ayrı sanatçının işi mevcut. Elçin Poyraz’ın fetişizmin kaynağından bulup getirdiği “saç”lar, Kaan Karacehennem’in yüzlerini binbir şekilde gizleyen eşcinsellere ait fotoğraf serisi ve Barış Doğrusöz’ün her biri hareketli bir tablo olan, bilinmeyen mekânların tek bir görüntüsü ile fetiş haline getirilmesini masaya yatıran “7 ways to fake a perfect skin” isimli videoları, Arzu Oto’nun Ege’nin özlenen bir anıyla fetiş arasındaki ayrımı bulanıklaştıran resimleri görkemli Splendid’in ilk işleri.

Serginin merkez üssü Karşı Sanat, İstiklâl Caddesi’nin genişletilmiş fetiş evrenine altı sanatçının katılıyla açık bir kavramsal yükleme getiriyor. Amerikalı Laura Parnes’ın videosu “The only ones left” ilhamını Amerika’nın artık eski başkanı olan George W. Bush’tan alıyor: “"At some point, we may be the only ones left. That’s okay with me. We are America.” Bu cümlenin resmi hale getirmekle birlikte onayladığı şiddeti merkeze alan video üç ayrı kanaldan “ufak” bir mafya iç hesaplaşmasını teşhir etmekte. Hemen yanında ise Oliver Pietsch’in Performance adlı videosu ise fanatikliğe alışık Amerikan gençliği ve Amerika’ya ilk kez adım atan Papa’nın ironik karşılaşmasını gösteriyor. Uruguay’dan Paula Delgado’nun erkek bedeninin peşine düşülen fetişler arasındaki yerini teslim ettiği video projesinin yanısıra Tayfun Serttaş’ın Tarlabaşı Bit Pazarı’ndan ayıkladığı, işlevlerini kaybetmiş ya da işlevlerinden sıyrılarak “çöp” niteliğine ilerleyen nesneleri yine aynı yerden bulduğu antika objelerle bir araya getirdiği tezgâhı yer alıyor. Serginin ses odaklı tek parçası Erdem Helvacıoğlu’nun: Karşı Sanat’ın mutfağındaki ocağa ve davlumbazda bir ses yerleştirmesi yer alıyor.

Serginin bu son derece çoğul, yaygın, çeşitli, niteliğinden fazlasını yüklenmiş nesneleri, kavramları bir araya getirmekte gayet net bir amacı hatta açık bir daveti var: Fetişi gör, onunla yüzleş. Ama inkar et ya da etme farketmez; o senin.

Yayınlanma Tarihi: Ocak 2009

Hiç yorum yok: