Didem Nur Güngören'in durumlar, kitaplar ve şeyler üzerine, yayınlanmış -bazen de yayınlanmamış- muhtelif edebi yazıları... Tarih aralığı da 1999-2010 gibi... Hepsi bir arada temiz temiz...



Anadolu’da Güzelliği Arayış

Hipodrom’daki Türk İslam Eserleri Müzesi, Anadolu’da gelmiş geçmiş kültürlerde güzelliğin izini sürmek isteyenlere, güzellik simgelerini yorumlamak isteyenlere açık.

HSBC bir süredir farklı etkinliklerle birlikte Türkiye’de sanata destek veren diğer kurumların yanında yer alıyor. İstanbul Modern’deki Gece Vardiyası’nın, fotoğraf ve heykel yarışmalarının ardından bu kez Türk İslam Eserleri Müzesi’nde “Farklı Kültürlerde Güzeli Arayış” sergisinin dahilinde bulunan 700 kadar tarihi eserin bir araya gelmesinde HSBC’nin doğrudan katkısı var. Serginin teması güzelliği arayışın simgeleri; Anadolu’daki çeşitli müzelerden (İstanbul Arkeoloji Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi başta olmak üzere Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Antalya Müzesi, Afyon Müzesi, Malatya Müzesi’nden toplanarak) bu tema etrafında bir araya getirildi.Hazırlık aşamasının yaklaşık iki yıl sürdüğü sergide taş, mermer, toprak, bronz, altın, gümüş, değerli taşlar, elyazması, cam, ahşap, kumaş, deri, sedef, halı, kilim, çini, seramikler var. Bu 700’e yakın seçme eser, müzenin yaklaşık 4000 metrekarelik kapalı salonlarında sergilenmekte.

Çizgiler, noktalar, daireler, kareler, çaprazlar, dalgalı ve kesikli çizgiler, üçgenler, kare içinde çapraklar, gamalı haçlar, spiraller, çarkıfelekler, hayat ağaçları, rozet çiçekleri, kartallar, grifonlar, ejderler, kuşlar, aslanlar, kalpler, eller, gözler... Bütün bu simgeler Anadolu’da bulunan neredeyse her türlü sanat eserinde yer alıyor. Köklü kültürlerin varlıklarını sürdürebilmelerin, hatta hâlâ sürdürdüklerinin temel kanıtı bu simgeler. Toplumlar da onların kültürleri de bu simgeler aracılığı ile konuşuyor. Bazen güzelliği, bazen şansı, bazen nazardan korunmayı anlatıyorlar.

Toplumların yaşama biçimlerimin özünün en net hallerini izleyebileceğimiz bu anlam katmanının en hoş özelliği kültürel bir ortak paydayı da ortaya çıkartıyor olması: Anadolu topraklarında yaşamış ve kendisini bir sonraki kültürel evreye devretmiş olan bütün uygarlıkların aynı simgeleri alıp, tekrar tekrar, geliştirerek, değiştirerek, dönüştürerek, tekrar tekrar yorumlayarak bu simgeleri kullanmış durumdalar. Mesele güzellikse, güzelliğin anlatımı, yorumu ise Anadolu Uygarlıkları hep aynı kökten gelen ama farklı dallar veren simgeleri kullanıyor. Üstelik bu durum şimdi de devam ediyor, bu simgeler açısından baktığımızda ortada kültürel anlamda bir kopukluk göremiyoruz: Köklerimizin nereye indiği, nerelerden beslendiğimiz gayet açık.

Anadolu’da on iki bin yılı aşan geniş zaman diliminde kültür ve sanat olağanüstü zenginliklerle dolu bir yol izledi: Hitit, Urartu, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı kültürleri birbirine zincirin halkaları gibi bu simgeler üzerinden, güzellik fikri etrafında, eklenebiliyor. Bir bakıma bu şu demek: Karşımızdaki nesnelerin özellikleri bu birbirinden farklı kültürleri birbiriyle uzlaştırması aslında.

Türk ve İslam Eserleri Müzesi, aslında genel olarak bu kültürel uzlaşmayı sergilemek amacıyla kurulmuş bir müze. 1914 tarihinde “Evkaf-ı İslâmiye Müzesi” (İslam Vakıfları Müzesi) adı ile ziyarete açılan müze, aynı zamanda Türk ve İslam Sanatı eserlerini topluca kapsayan ilk Türk müzesi olma özelliğini taşıyor. 1914-1983 yılları arasına Süleymaniye Cami-i Külliyesi içinde yer alan imaret binasında yer alırken, daha sonra bugün içinde bulunduğu İbrahim Paşa Sarayı’na taşınarak alanını genişletti. İslam Sanatı’nın en erken döneminden 20. yüzyıla uzanarak, içinde Emevi, Abbasi, Kuzey Afrika (Magrip), Endülüs, Fatimî, Selçuklu, Eyyubî, İlhanlı, Memlûk, Timurlu, Beylikler, Safavî, çeşitli Kafkas ülkeleri ve Osmanlı Dönemi eserlerini barındıran bir koleksiyona sahip. Özelliikle dünyada “Halı Koleksiyonu” ile biliniyor. Bunu dışında el yazmalarıve hat sanatı, ahşap eserler bölümü, taş sanatı, keramik ve cam bölümü, maden sanatı ve etnografya bölümü mevcut. 40 bini aşan parçası ile Louvre’un 55 bin parçalık “gizli” koleksiyonu ile yarışabilir. Bu sergi içinse müzenin, Sultanahmet Meydanı’na açılan girişinden itibaren tüm koridorları, salonları ve avlusunun özel olarak yeniden tasarlandı.

Louvre Müzesi’nin İslam Eserleri Koleksiyonu için yeni bir alan açarak, koleksiyonunun daha büyük bir kısmını sergilemeye hazırlandığı bir dönemde hem müzeye hem de bu sergiye daha dikkatli bakmak lazım. Anadolu’yu ve bizim de içinde bulunduğumuz İslami kültürü (ve güzelliklerini) daha iyi kavrayıp daha net bir biçimde yorumlamanın en sağlam yolarından bir tanesi bu kültürel alanın eserlerine yakından bakmak çünkü.

“Farklı Kültürlerde Güzelliği Arayış”
Türk İslam Eserleri Müzesi

Hiç yorum yok: