Didem Nur Güngören'in durumlar, kitaplar ve şeyler üzerine, yayınlanmış -bazen de yayınlanmamış- muhtelif edebi yazıları... Tarih aralığı da 1999-2010 gibi... Hepsi bir arada temiz temiz...



Şekil Alan Deneyimler

İstanbul Modern, "Tasarım Kentleri"nde 19. yüzyıldan beri gelişen tasarımın önemli odaklarını Londra Tasarım Müzesi işbirliği ile aynı hizaya getiriyor. Bugün etrafımızda gördüğümüz her türlü ürünün çıkış noktalarını yakalamak ve bir perspektife yerleştirmek için mutlaka görülmeli.

19. yüzyıl, dünyanın deneyim açlığının meydana çıktığı yüzyıl oldu. Endüstrileşme yedi başlı ejder gibi karşısına çıkan her türlü eski adeti ve aleti ayrı bir yana savurdu. Yeni adetlerin adı modernlik olurken yeni aletlerin adı da tasarım ürünü oluverdi. Bu yüzyılın sonundan itibaren dünyada bir tasarım gelişimi hasıl oldu, olmak durumunda kaldı daha doğrusu. Artık hiç bir şey eskisi gibi olamayacaktı, yeni alet edevat dünyayı saracaktı, üstelik sürekli yenilenerek...

Tasarım Kentleri sergisi tasarımın bu yaklaşık 150 yıllık serüvenini dünyanın yedi önemli kentine ve bu kentlerin tasarımın gelişimindeki belirleyici konumlarına bakarak ele alıyor. Kentler önemli, çünkü bugünkü dünyanın aksine 19 ve hatta daha fazla yüzyıl boyunca dünyanın tüm gelişimi ülkelerin değil, kentlerin gelişmesi ile paralel oldu. Son etapta ise kültürel gelişim kentlerde tasarımı dönüştürürken, tasarım da kültürü biçimlendirdi. Seri üretimin ve tekil üretimlerin, yüksek teknolojinin, yeni malzemelerin temel dayanağı kentlerde kültürel gelişim adına birikenler oldu. Kentlerin farklı zamanlardaki kesitlerini ele almak tasarımın gelişimini yönlendirmeye nasıl katkıda bulunduklarını göstermeye çalışmak anlamına da rahatlıkla gelebiliyor böylece.

Sergi tasarım ürünlerinin ilk kez görücüye çıktığı yer olan 1851 Londra Fuarı ile açılan sergi, yine Londra'da 2000 senesinde kapanıyor. Aradaki duraklar şunlar: Modernist dilin yeni yeni biçimlenmeye başladığı, Birinci Dünya Savaşı'nın hemen öncesindeki Adolf Loos'lu Viyana; dünyanın en ünlü tasarım okulu olan Bauhaus'un yer aldığı Almanya'daki küçük Dessau; 1930'larda, görsel kültürün başkenti olan, Picasso ve Le Corbusier'li Paris; Amerikan tasarım yüzyılını tanımlayan, Charles Eames'in son derece incelikli atölyesini ve evini inşa ettiği, savaş sonrası yıllarının Los Angeles'ı; 1960'larda, çağdaş tasarımın başını çeken Milano'ya ve 1980'lerde Avrupalı endüstri tasarımının ahlaki katılığının ötesine geçerek daha oyunbaz bir anlayışla varlığını hissettiren Tokyo ve sonunda bugün artık kozmopolit merkezlerden biri olan, Ron Arad, Zaha Hadid, Ross Lovegrove, Jasper Morrison ve daha bir çok öncü tasarımcının yaşamakta olduğu Londra.
Ürünler ise oldukça çarpıcı. İlk başta karşılaşılan ve el işçiliğini taklit eden mobilyaların ya da süslemelerin yerini 20. yüzyıl başıyla birlikte bir anda süslemesiz, düz hatlı tasarım ürünleri alıyor. Sandalyeler, yazı masaları, çaydanlıklar, masa lambaları, o çok iyi bildiğimiz Vespa ve Mini (Cooper) serginin tamamına yayılmış günümüzün olağan ya da şatafatlı nesneleri olarak salonda yerleşmiş durumda.

Bu sergi düzeni Londra Tasarım Müzesi Direktörü Deyan Sudjic'in işi. Mimariden endüstriyel ürünlere, mobilyadan grafik tasarımına, modadan otomotive uzanan çok geniş bir yapıt seçkisini içeren sergide, 64 tasarımcının 109 yapıtı, 7 markanın 12 ürünü mevcut. Küratörün tavrı açık: Tasarımın son 150 yıl içinde mekanik ve anonim bir süreç olmaktan çıkıp, zaman zaman markalaşmanın, şöhretle güdülenmiş bir altkümesi olmaya başladığını belitmek. Gelişme aşamasında, mimarinin egemenliği altında olan tasarım, modadan mobilyaya kadar endüstriyel üretimden, grafikten ayrılarak sonunda bambaşka bir etkinlik olarak su yüzüne çıkmaya başlıyor. Sudjic, "Tasarımın gelişimini anlamak için, bazı kentlerin, tarihlerindeki özel zamanlarda tasarım pratiğiyle nasıl ilerlediğine bakmak gerekiyor. Bu sergideki zamandizinin çeşitli dönemlerde tasarım sayesinde yön değiştiren kentleri gösteriyor" diyor.

Serginin etkinlikleri de hayli kapsamlı. Bir eğitim programı olan "Kentin Genç Tasarımcıları"nda çocuklar ve gençler, tasarımın temel kurallarından hareket ederek tasarım kültürünün geçmişine ve geleceğine uzanan uygulamalara katılabilirler. Tasarımcı Aziz Sarıyer ve mimar Nevzat Sayın yönetiminde düzenlenen bu iki ayrı atölye çalışmasında, tasarım fikrinin ortaya çıkış süreçleri üzerinde durularak tasarımın günlük yaşamdaki anlamı sorgulanmakta. Bir başka etkinlik olan "Dünyayı Tasarlayanlar" başlıklı söyleşi dizisi günümüzün önde gelen tasarımcılarını İstanbul'da bir araya getirmekle mükellef. Ross Lovegrove'un söyleşisi 10 Haziran'da ODTÜ'de, Ron Arad'ın söyleşisi ise 2 Temmuz'da İstanbul Modern Sinema'da. Tasarım yarışması da elbette es geçilmemiş: "Uluslararası Genç Tasarım Girişimcisi Yarışması", bu yıl ilk kez British Council ile İstanbul Modern işbirliği ve Eczacıbaşı Topluluğu ile VitrA sponsorluğunda düzenlenen yarışma ilk kez Türkiye'de. Yarışma 25-35 yaş arasında, en az 3 yıldır tasarım alanında çalışan, iyi derecede İngilizce bilen ve yaratıcı fikirlerine güvenen herkese açık. Türkiye birincisinin seçkin bir seçici kurul tarafından belirlenecek, ikinci ve üçüncü para ödülü alırken, finalist ise eylül ayında, Londra'da Yılın Uluslararası Genç Tasarım Girişimcisi olmak için yarışacak. Yarışmaya katılmak isteyenler www.britishcouncil.org.tr adresine başvurabilir, son katılım tarihi 20 Haziran 2008.

Görsel açıdan bir eksiği olmayan serginin belgeseli CNN tarafından hazırlanırken, İstanbul Modern Sinema'da ise üç ayrı film gösterilmekte: Gary Hustwit'in "Tüm zamanların en iyi yazı karakteri seçilen Helvetica" üzerine yaptığı ilk uzun metrajlı belgeseli "Helvetica" (2007) ve Nathaniel Kahn'ın 20.yüzyılın en büyük sanatçılarından kabul edilen babası mimar Louis I.Kahn'ın çarpıcı yaşam öyküsü ve yarattığı eserler üzerine gerçekleştirdiği "Mimar Babam: Bir Oğlun Yolculuğu" (2003) ve dijital film festivali Resfest'in grafik tasarımı için özel olarak hazırladığı Best of By Design seçkisi.

Son tasarım hareketi ise genç Türklerden; İstanbul Modern Mağazaları'nda, daha genç Türk tasarımcıların sergi için özel olarak tasarladıkları ürünler satılıyor.

İstanbul'da küçük çaplı bir tasarım girişimi oluşturan sergi 10 Ağustos 2008 tarihleri arasında İstanbul Modern'de. 5 Eylül 2008-14 Ocak 2009 tarihleri arasında ise Londra Tasarım Müzesi'nde yer alacak.

"Tasarım Kentleri", İstanbul Modern

Hiç yorum yok: