Didem Nur Güngören'in durumlar, kitaplar ve şeyler üzerine, yayınlanmış -bazen de yayınlanmamış- muhtelif edebi yazıları... Tarih aralığı da 1999-2010 gibi... Hepsi bir arada temiz temiz...



“Eleştiri” Mümkün Mü?

Bu bir tanıtım yazısı. Eleştiri yazısı değil. Hatırlamakta, hatırlatmakta fayda var.
Bu metnin nereden yola çıktığı ile ilgili. Nereye vardığı ile ilgili değil. Bir de Türkçe’de yeni bir eleştirinin filizlenmesiyle ilgili.


Bilge Karasu Türkçe’de bir akıma bir kalıba yerleştirilemeyen bir yazar. Metinleri, biçim ve içerik açısından kendisinden öncekilerle, çağdaşlarıyla ya da kendisinden sonrakilerle aynı hizalara yerleşmiyor. Üzerine bir söz söylemek zor, üzerine bir söze başlamak ve üzerinden bir söz üretmek de zor. Bu, yazdıkları, konusu ya kişisel üslubu çok kapalı olduğu için değil; aksine bütün bunlar bir araya geldiğinde oldukça açık, okurunu içine çalışmasına davet eden bir yapı oluşturduğu için böyle. Çalışan metinler, kitaplar. Okurunu da çalışkan olmaya davet ediyorlar.


Cem İleri “Yazının da Yırtılıverdiği Yer” ile iki şey yapmaya niyetli. Birincisi Bilge Karasu’nun yapıtını bir kor parçasını ele alır gibi ele almaya çalışmak; korluğuna, ısısına, duruşuna müdahil olmadan anlamaya çalışarak. İkincisi de Türkçe’de eksik bir kurumunun eksikliğini (temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp) ortaya koymadan, yavaşça bu eksikliği doldurmak.
Eleştiri ve onun olabilirliği, sınırları, biçimi, ele aldığı şeyi ele alma yöntemi hâlâ tartışmalara tabii, tartışma da hatta eleştirinin her zaman parçası. Yapıt-yaşam (yazarın yaşamı) ilişkisi eleştiri duraklarından bir tanesi. Yazının Yırtılıverdiği Yer’in ilk hareket noktası bu ikilik. İkinci hareket noktası ise yazının açıklığı, orada olurken orada olmayışı. Arayışın ve yaşamın yazıya geçişi. Boşlukların, eksikliklerin verimliliği; okur için de yazar için de. Ama bu verimliliğin bir idealizasyon olarak sunulmadan belirmesi. Görkemli bir armağan gibi değil de, sükunetle, okurun ve yazının (ve yazarın) buluştuğu yerde adı konmadan, bir his olarak tınlaması.
“Bir dünya vardır ve onun algılanması okura bırakılmıştır.” Cem İleri’nin yazısı da en az Bilge Karasu’nunki gibi ritmik, hatta müzikli. Eleştirisi de bir söz söylemenin, söz söylüyor olmanın büyüsüne kapılmadan ve bunun ağırlığı altında ezilmeden mümkün oluşunun kanıtı.

Yazının da Yırtılıverdiği Yer
Cem İleri
Metis Yayınları

Yayınlanma Tarihi: Ocak 2008

Hiç yorum yok: