Didem Nur Güngören'in durumlar, kitaplar ve şeyler üzerine, yayınlanmış -bazen de yayınlanmamış- muhtelif edebi yazıları... Tarih aralığı da 1999-2010 gibi... Hepsi bir arada temiz temiz...



İki Kişi

2004-2006 arasında yine başka bir grup deli bozuk, Otium adında bir internet dergisi yayınlamaktaydı. Herkesin kendisine ait bir bölümü vardı dergide, bu yazılar da o dergide çeşitle tarihlerde online olarak yer aldılar.

İki kişi mucizedir.
İnsan tek başına her şeydir, öte yandan iki kişi ise, mucizedir…
Kişi tekbaşına, kendisi için ve geri kalan dünya için önemlidir, değerlidir, bu bilgiyle yaşar, yaşamını sürdürür.
İki kişi, o iki kişiyi oluşturan kişiler için mucizedir oysa, dünyanın geri kalanından farklı, apayrı, iki kişi, birbiri için bütün dünyadır.
İki kişi bilir mi, tekinin diğerine nasıl olduğunu; bu teoridir.
Kişi en fazla kendisini, o da çoğu kez öylesine, bilmeyi umar; bu da bir başka teoridir.

İki kişi yanyana olunca, hayır bu en başından beri böyle olmamış olsa da, evet artık bütün dünyayı doldururlar, birbirlerini dünya bilirler: bunu da ancak onlar bilirler.
Aslında hepsi budur, bundan ibarettir, iki kişi olurlar, kendi başlarına bir şey oluşları, evet dünyanın gereği ve temelidir ama sonunda iki kişi, çoğu kez “ölüm onları ayırana dek”…
Bunu çoğu kez ikisi de bilmeyebilir, bu durum iki kişinin birbirine oluşunu değiştirmez; hem zaten onlar da bilirler aslında ya, iddia ederler ki, yaşam bundan güçlüdür.
Güçlüdür evet, yaşam herşeyin üstündedir. Yaşam başkadır çünkü, en sonunda. Ama yaşam ve iki kişi aynı teraziye sığmazlar. Birbirlerine göreliliği yoktur onların.
İki kişi mucizedir.
Bilmeyen için de yaşam vardır, oradadır işte, istenildiği zaman da ulaşılır, istenildiği gibi yaşanır, kimsenin engel olacağı yoktur zaten.
İki kişi öyle anlarda yaşamı içlerinde duyarlar ki…
İki kişiyi ancak ölüm ayırır, ayırabilirse. Öyle ki, iki kişiden hayatta olanı iki kişidir hala.
İki kişi olmak böyle bir şeydir, korkunçtur, koskocamandır, engel olunamazsa tüm dünyayı kaplayacak kadar büyür, herşeyi içine alabilir,esner –sınırları tasarıya değil zamana bağlıdır-, yakar, çok yükseğe, öteye savurabilir: iki kişi korkmaz mı…
Korkunun iki kişi için çözümü bulunmaz: iki kişi ya vardır ya yoktur, “korkular içinde” iki kişi, hiç yoktur.
İki kişi, mucizedir, doğası gereği değil; iki kişi bir seçimdir. İki kişi olmak ya seçilir ya seçilmez.
Ara yolları, iki kişi olmayı aslında zaten seçmeyenler biraz da icad ederler…
Mucize oluşu da bir tanım değil, seçimin biçiminin sıfatıdır: bir hâl değil, bir duygudur aslında. Kişi kendini, ya bir başkasıyla boğulurken bulur, ya da zaten iki kişidir, ikinciye vardığı, ulaştığı andan beri.
Bu, iki kişinin teklerinin birbirlerinde eridikleri anlamına gelmez. İki kişi biraz da bundan mucizedir, kimse kimseye karışmaz. Ama iki kişi olur işte, yanyana gelen iki kişiden.
Başka türlüsü olmayacaktır, iki kişi yanyana geldi mi…
İki kişi bunu dile bile getirmez zaten, nasıl olması gerektiğini:İki kişi “ol”unur.
Yaşam başka bir kefeden iki kişiyi tek tek ya da birlikte, oyar: yaşamın işi, bitirmektir.
İki kişi direnemezler bile, yaşam güçlüdür gerçekten.
İki kişinin yaşamla işi zordur, tek kişinin de farklı değildir zaten.
İki kişi de, tek kişi de aynı, gibidir.
Olmadığı, olmayacağı…

Hiç yorum yok: