Didem Nur Güngören'in durumlar, kitaplar ve şeyler üzerine, yayınlanmış -bazen de yayınlanmamış- muhtelif edebi yazıları... Tarih aralığı da 1999-2010 gibi... Hepsi bir arada temiz temiz...



Video-Hayat

Sergiler, yaz sebebiyle, biraz olsun seyrekleşirken, çağdaş sanat ürünleri serin girişimlerini Temmuz’da da sürdüyor.

URA!’da tek ama kuvvetli bir hareket
Dünyanın ilk video sanatçısı olma ünvanı Nam June Paik’e ait. 1932 doğumlu (ve 2006 yılında kaybettiğimiz) bu Güney Koreli, video heykelleri, yerleştirmeleri, performansları ve tek kanal video işleriyle elektronik medya sanatının önünü açan, hatta neredeyse tanımı yapan şahıs aynı zamanda. Aldığı klasik müzik eğitimini önce 12 ton müziğine doğru kaydıran, oradan müzisyen performansını video ile buluşturan ve çağın en önemli buluşlarından olan el kamerasını daha birinci dakikasından itibaren sanatsal üretim için kullanan Paik, genelde kafasını postendüstriyel toplumum medya ile ilişkisine yorarak ne yaptığını bildiğini anlatan biri. Bu da özetle şu demek oluyor: Bu çağın içine doğmuş ve çağın olanaklarını anlamış, bunları ileriye taşımış bir de arkasından gelenler için yeni olanakların kapılarını açmış bir sanatçı var karşımızda.
Ura! Nam June Paik’in ilk dönem işlerinden bir tanesini, Beatles Electronique’i 19 Temmuz’a dek Mısır Apartmanı’ndaki mekânında sergiliyor. Beatles Electroniques’te Paik ve bu işte beraber çalıştığı Jud Yalkut, Beatles’ın canlı yayınlarına televizyon alıcısının manyetik bozulmalarını dahil ederek bir yayını gerçekten bozuyorlar. Bu elektronik manipülasyon sonucu elde ettikleri görüntülere erken dönem bir el kamerasının deneysel kayıtlarını ve besteci Ken Werner’ın Beatles’ın yorumlarını (daha doğrusu Beatles simple’larını ekleyerek) Beatles’dan, onların görüntülerinden ve müziklerinden, bütün bunların televizyon ve video tarafından yayınlanarak dolaşıma sokulmasından hareket eden yeni bir problematik oluşturuyorlar. Hem izleyici hem de pop yıldızı kavramınlarını, onların izleyici ile etkileşim kurdukları medyayı, medya ile kendi ilişkilerini daha 1960’lardan itibaren masaya yatırıyorlar. (Bizim topraklara bu problemlerin ve problematiklerin ne denli geç ulaştığını hatırlayalım...) Sonuçta, bu ürpertici kısa filmin eriyen, başka bir dünyadan gelmişçesine insanın üzerine gelen tuhaf biçimleri, fetişize edilmiş pop ikonlarının aslında elektronik medyanın birer inşasından öte bir şey olmadıklarını gösterip, sanallıklarını ortaya koyuyor. Bir bakıma bu bir yapıçözüm, belki de son derece akademik ve analitik bir kafayla yapılmış bir analiz; grubun kendisinin de bu medya tarafından ve bu medyanın içinde tutsak olduğunu ispatlıyor. (Beatles sevenler alınmasın...)
Bu kısa video, Paik ve Yalkut ikilisin elektronik imgeleri ve pop ikonları manipüle ederek sanat ve popüler kültürün dikiş yerlerini keşfettiği ve televizyonun dil, içerik ve teknolojisinin sırrını açığa çıkarttığı bir yapıt olarak Temmuz ayının 19’una dek Ura!’da dönüyor.


İstanbul Modern İşgal Altında
İstanbul Modern’in videocuları Ura!’dakilere göre hayli genç. Dolayısıyla buradaki temalar video sanatının temel ilkelerine değil de, başka toplusal (ya da bireysel) meselelerin kavramsallaştırılmasına, açığa vurulmasına ve anlatılmasına bakıyor. Küratörlüğünü Paolo Colombo’nun yaptığı sergide Anna Gaskell, Miranda July ve Rosemarie Trockel’in video yapıtları, yoğun psikolojik mekânların varlık ve yoklukla nasıl işgal edildiklerini gösterme niyetinde. Anna Gaskell’in duygusal videoları, Miranda July’nin mesafeli ama dokunaklı kısa filmleri ve Rosemarie Trockel’ın soyut hileli filmleri, sinemanın hali hazırdaki çözümlerinin çok ötesine uzanan farklı anlatılar ortaya koyuyorlar.
Bu videolarda, montaj aracılığıyla bir araya getirilen bir dizi, aslında birbiriyle herhangi bir anlamsal bağlantısı bulunmayan sinemasal bölüm, sonuçta çeşitli ve yoğun psikolojik halleri yansıtan homojen ve son derece anlamlı bir süreklilik ortaya çıkarmış durumda. Beş yapıtın beşi de, imgelerinin saf gücü sayesinde, izleyicileri kendi meta-anlatılarının içine çeken son derece farklı ve büyülü bir görsel cazibeye sahip. Benzetmeler, eğretilemeler, biçimsel benzerlikler, sanatçıların görsel sentakslarının temeli. Bu anlatım araçların kullanımı ve son derece basit tekniklere sahip görsel araçlar birleşerek, her biri kendine özgü bir biçimde "mekân" meselesine odaklanan yapıtlar meydana getiriyor. Anna Gaskell’de yer değiştirme ve kayıp duygusu, Miranda July’da kamusal alanın işgal edilmesine karşı çıkan bilinçdışı çatışma, Rosemarie Trockel’da mahrem bir mekânın potansiyel yaratıcılığı ve ona eşlik eden kaprisleri tematize edilip, göz ve zihin alanımıza sunuluyor.


Beatles Electroniques
Nam June Paik ve Jud Yalkut
Ura!

Hiç yorum yok: